• Anasayfa
  • https://www.facebook.com/facebook
  • https://www.twitter.com/twitter

DÜŞÜNCELERİM

Ahi Dervişleri ve Karadenizin Manevi Sultanları

 


26/02/2012

Ahi Dervişleri ve Karadenizin Manevi Sultanları 

Merhabalar. Öncelikle böyle güzel bir site kurdukları için ve bize yazı yazma bahtiyarlığı verdikleri için Mehmet Şen bey ve tekkeköyü halkına tebrik ve teşekkürler ediyorum. Ve bu güzel çalışmalarınızın devamını diliyorum.

Anadolu’nun İslâmlaşmasında ve Türkleşmesinde tasavvuf ehlinin, kolonizatör Türk dervişlerin payı büyük olmuştur. Osmanlı Sultanlarının göçebe Ahi dervişleri ve tasavvuf ehli ile olan münasebetlerinin daha devletin kuruluş aşamasında iken başladığını görüyoruz. Kuruluş sırasında Horasandan gelen Ahi Şeyh ve dervişlerin gaza ve cihat anlayışı ile Osmanlı ordusu ile birlikte hareket edip, elde edilen boş ve iskâna müsait geniş topraklara yerleşip, imar ve iskânla, tarım ve ziraatle uğraşırken bulun dukları yöreyi yapmış oldukları irşad faaliyetleri ile Türkleştirdiklerini ve İslamlaştırdıklarını açıkça görüyoruz. Anadolu’nun her tarafında görülen bu iskân ve irşad faaliyetleri inceleme alanımız olan Doğu Karadeniz Bölgesinde de Türk-İslâm kültürünün yerleşmesi ve gelişmesi için bilinçli bir yol izlendiğini ortaya koymaktadır. Anadolu’nun kuzeydoğu kısmının Müslümanlaşmasını sağlayan ve Osmanlı idaresi kurulduktan sonra da taşra sistemi içinde sosyal hizmetleri icra eden vakıfların başında aktif olan dervişlerin hangi usulleri kullandıkları ilgi çekmektedir. Müslümanlaşma sürecinin başladığı günlerden geride bıraktığımız yüzyılın başlarına kadar bu tür sûfî unsurların toplum hayatında oynadığı rol incelendiğinde, en dikkat çekici özelliklerini, taşrada devleti her bakımdan temsil kabiliyetine sahip olmaları şeklinde özetlemek mümkündür. Toplum üzerinde kurulan ve gönüllülük esasına dayanana bu kontrol mekanizması her açıdan incelemeye değer bir konu olmalıdır. Mânevi boyutu ile ilgi çeken bu kontrol mekanizmasının düzenli çalışması, irşatta ehliyetli insan-ı kamiller sayesinde, bulundukları coğrafyanın insanlarına istikamet vermek ve onlara hedef çizmek imkanı ortaya çıkmıştır. Bir bakıma Anadolu’nun iman hayatı bu dervişlerin baş çekiciliğinde başlamış, henüz İslam ile tanışmamış unsurlara tebliğ ve irşat hizmetleri onların de oluşturduğu kurumlar eliyle olmuştur.  Henüz bir devlet düzeni kurulmadan önce bile, özellikle seçilen bir vâdinin içinde yerleşerek küçük yerleşim öbekleri oluşturmuşlar ve giderek de buralar, köy ünitesine ve kasaba merkezine dönüşmüştür. Küçük gruplar halinde çevreye yerleşerek köy ve mezralar oluşturan söz konusu bu dervişlerin kasabaların oluşumunda bazen ilk adımı attıkları, az da olsa görülmüş bir husustur. Birden çok yerleşimin ortak ulaşım noktasına kurulan ve güçlü vakıflar ile beslenen zâviyeler müştemilatında medrese, câmi, imârethâne, hamam, değirmen ve derbent gibi kurumlar ile buralar Cuma namazlarının da eda edildiği, haftalık pazar ihtiyacının giderildiği Türkmen panayırı şeklinde ortaya çıkmış ve giderek de kasaba merkezlerinin kurulmasına imkan sağlamıştır. Söz gelişi Bayburt kasabasının şekillen mesinde Ahi Emir Ahmet Zengâni’nin, Şebinkarahisar Avutmuş mahallesinin ortaya çıkmasında Şeyh Süleyman’ın ve Şeyh Sinan’ın, Giresun’un Yağlıdere ilçesindeki Tekke Köyünde Hacı Abdullah Halife’nin kurduğu zâviye ve tesislerin etkisini görmek mümkündür.   Maalesef milli hafızamızdan silinmiş ve tarihimizin önemli bir parçasını oluşturan Türk dervişlerinin ülkemizin bir bölümünün idaresinde ve İslamlaşmasında oynadıkları rolü hiç şüphesiz inkar edilemez.Yağlıdere ve çevresinin Türk-İslam kültürüyle yoğrulup iskana açılmasında Hacı Abdullah Halife ve dedelerinin çok büyük emekleri olmuştur. Bu sebeple Hacı Abdullah Halife Hazretlerini rahmet ve minnetle anıyoruz. Hacı Abdullah Halife (hz)’nin neslinden gelen o güzel insanları tebrik ediyorum.

Her yıl Hacı Abdullah Halife hazretlerini anma günleri tertip ederek gelecek nesillere aktarmak için çalışıyorlar. Hacı Abdullah Halife hazretlerini bütün yönleriyle tanıtan böyle bir site yaptıkları ve bizlere de burada yazı yazma imkanı verdikleri için Sayın Mehmet ŞEN beyefendiye teşekkürlerimi sunar  bir sonraki yazımızda görüşmek ümidiyle  saygı ve sevgilerimi sunarım.

26 Şubat 2012 Pazar –Bolu Harun BOSTANCI Hbostanci23@hotmail.com  



3259 kez okundu

Yorumlar

teşekkür     17/03/2012 19:02

Çok güzel bir makale olmuş hocam ellerine sağlık,asıl teşekkürü siz hakediyorsunuz.
Misafir - mustafa şen

Site Haritası
DÜĞÜN-NİŞAN-MEVLÜT