• Anasayfa
  • https://www.facebook.com/facebook
  • https://www.twitter.com/twitter

DEĞİRMEN

Hacı Abdullah Halife Zaviye Vakfı’na ait yapılardan günümüze ulaşmış ve bugün halen iki köy halkına hizmet veren değirmen Tekke ve Tuğlacık köyleri arasında, halk arasında “Şimşirlik mevkii” denilen yerdedir. Değirmen, camii ve dergâhı yapan Hacı Abdullah Halife tarafından inşa edilmiştir. Değirmenle ilgili olarak hicri 7 Safer 1260 tarihli beratta daha önce yapılmış olan tahrir kayıtları tekrarlanmıştır:

“hâsılı tahtında bennâk ve hınta ve şa‘îr ma‘a gayrihî bin altı yüz yirmi üç akçe ve tahtında on beş nefer re‘âyâ ve bir âsiyâb ile...”[1]

Değirmenin yapılışı şu şekilde gerçekleşmiştir: Hacı Abdullah Halife Tekkeköy ile Tuğlacık köyleri arasında kalan ve bugün halk arasında “Şimşirlik mevkii” denilen o gün için suyun mevcut olmadığı yere değirmen yapmak ister. Bu durum halk arasında tuhaf karşılansa da Hacı Halife değirmeni yapıp bitirir. Hacı Abdullah Halife, bir gün değirmenin hemen yukarısında mevcut olan iki gözlü kaynağın olduğu yere gelir. Asasını kaldırarak üç kez yere vurur. Üçüncü vuruştan bir müddet sonra yerden su fışkırır. Hacı Halife suya niçin geciktiğini sorar. Su da dile gelir ve şöyle cevap verir “Bağdat’tan buraya yedi dağ delerek geldim.” der. Böylece değirmen çalışmaya başlar. Değirmen kaba taştan, oluğu ise blok taştan yapılmıştır.

Yukarıdaki menkıbenin vermiş olduğu ipuçları ışığında değirmenin suyunun bir ırmak veya dereden değil, oluğa yakın iki gözlü bir kaynaktan temin edilmektedir. Ancak değirmenin bir kerameti daha vardır. Değirmenin teknesine buğday kudretten dolmaktadır. Değirmene gelen halkın tek işi, ununu alıp gitmektir. Yalınız değirmenden yararlanmanın bir şartı vardır: Hiç kimse değirmenin teknesinin içine bakmaması gerekmektedir. Hacı Abdullah Halife bunu herkese sıkı sıkıya tembih eder.Köyden yeni bir gelin ise teknede ne olduğunu çok merak eder.Günün birinde bu merakına sabredemez ve değirmene giderek teknenin içine bakar. Bir de ne görsün! Teknenin içinde büyük sarı bir yılan var. Buğdaylar bu sarı yılanın ağzından akmakta ve değirmen taşında öğütülmekte. Gelinin tekneye bakmasıyla yılan birden bire ortadan kaybolur. Ve böylece değirmendeki sır kaybolmuş olur. Köylüler değirmenin bu sırrından bir daha istifade edemezler ve kendileri buğday ve mısırlarını götürerek unlarını elde etmektedirler. Buna benzer bir olayda Derelideki Tekke köyündeki değirmenle ilgili olarak rivayet edilmiştir[2].



[1] Bostancı, Hacı Abdullah Halife, s.123-126.

[2] Kara, Giresun’da Adak İnancı ve Adak Yerleri, s. 139.


Site Haritası
DÜĞÜN-NİŞAN-MEVLÜT