• Anasayfa
  • https://www.facebook.com/facebook
  • https://www.twitter.com/twitter
HARUN BOSTANCI
hbostanci23@hotmail.com
TEKKE VE ZAVİYELERİN OSMANLI İKTİSADİ VE SOSYAL YAPISINA TESİRLERİ
13/03/2012
TEKKE VE ZAVİYELERİN OSMANLI İKTİSADİ VE SOSYAL YAPISINA TESİRLERİTekke ve zaviyelerin Anadolu’nun Türk-İslam mayasıyla yoğrulmasında büyük katkıları olmuştur. Özellikle Kösedağ Savaşı’nın meydana çıkartmış olduğu karışık dönemde Anadolu’ya gelen bir çok ahi derviş ve şeyhi yerleşmiş oldukları yerlerde tekke ve zaviyeleri kurmuşlar ve aynı zamanda daha sonra birer şehir olacak yerleşim alanlarının temellerini de bu suretle atmışlardır. Tekke ve zaviyelerin, Osmanlı fütuhatını kolaylaştırmada büyük bir ehemmiyeti haiz oldukları görülmektedir[1]. Osmanoğulları ile birlikte birçok derviş, şeyh ve ahi gelip Anadolu’nun batı taraflarına yerleşmiştir. Bu yeni gelen derviş muhacirlerin bir kısmı, gazilerle birlikte memleket açmak ve fütuhat yapmakla meşgul oluyor, bir kısmı da o civardaki köylere veya tamamen boş ve tenha yerlere yerleşiyorlardı. Köy ve boş araziye yerleşenler, bu yerlerde müritleri ile birlikte ziraat ve hayvan yetiştirmekle uğraşıyorlardı. Birçok köye ismini veren, elinin emeği ve alının teri iler dağ başlarında yer açıp yerleşen, bağ ve bahçe yetiştiren dervişler sadece yerleşmekle kalmamışlar yarı göçebe Türkmenler arasında telkinatta bulunuşlar, tarımla uğraşmışlardır. Psikolojik, Pedagojik ve tıbbî meselelere varıncaya kadar geniş bir hizmet sahası olan tekke ve zaviyeler, o devrin mektebidir, hastanesidir, moral kaynağıdır, dinlenme kampıdır, edebiyat ve fikir ocağıdır[2]. Tekke ve zaviyelerin bir kısmı devlet tarafından, bilhassa yolculuk için tehlikeli olan yerlere, geçitlere, ticaret yollarına derbent şeklinde inşa edilmişlerdir. Mesela, Yakup Halife, Kasım Dede ve Hacı Abdullah Halife Zaviyesi gibi zaviyeler dağlık olan bir yerde ve iki vadi arasına kurulmuştur. Bu bakımdan dağlarda, korkunç boğaz ve geçitlerde tesis edilen tekkeler, askeri sevk ve idareyi kolaylaştırmak, ticarete engel olabilecek eşkıya v.s. gibi kimselere mani olmak için birer jandarma karakolu vazifesi de görüyorlardı.Osmanlı Devleti tekke düşüncesini sistemleştirmek, müesseseleştirmek ve bu düşünceyi çeşitli yol ve teşkilatlarla cemiyete aktarmak hususunda önemli hizmetleri ifa etmiştir. Bu anlayıştan hareketledir ki, daha önceki Müslüman devletlerin tekke ve zaviye şeyhlerini korumaları ananesi, Osmanlılarda da aynen devam etmiştir[3].Zaviye kuran Şeyh hükümdardan özel mülk olarak küçük bir toprak parçası alır, etrafına toplanmış dervişlerle toprağı işleyerek, kendilerine bir yaşam sağladıkları gibi zaviyenin giderlerini de karşılıyorlardı. Öteki dini vakıfların mütevellileri gibi şeyh ve torunları zaviyelerin ırsi yöneticileriydi[4]. Selçuklu ve Osmanlı zaviyeleri şu kısımlardan oluşuyordu :a) Mescid: Özellikle sünni tarikatlara ait zaviyelerde temel unsurlardan biridir. Namaz kılınır ve ibadet edilirdi. b) Türbe: Türbe zaviyelerin en önemli kısımlarından olup çoğunlukla zâviyeyi ilk kuran şeyhin ve bazen de onun sülalesine mensup olanların mezarlarını içine alır.c) Misafirhane (İmarethane): Sabah akşam devamlı olarak çalışan bu kısmda ise zaviyeye gelip giden, yoldan gelip geçenlere yani ayende ve revendeye her öğün yemek verilir, iaşe ve ibatelerini temin etmeleri sağlanırdı. Dolayısıyla zaviyenin en önemli yapılarından birisi imarethanedir. Toplum hayatında önemli bir yere sahip olan tekkelerin yapmış oldukları faaliyetleri kısaca şöyle özetleyebiliriz:1-Tekkeler, özellikle kuruluş yıllarında kendi şeyhleri tarafından seçilen yerlerde kuruluyorlardı. Bundan dolayı onlar, etraflarındaki insanların manevî ihtiyaçlarını temin ederek bölgelerinin insanlarına sahip çıkıyorlardı. Böylece, Kuran’ın tavsiye ettiği bir metod olan hikmet ve güzel öğütle insanları dine ve hakikate çağırıyorlardı.2-Tekke ve zaviyelerin bir kısmı, devlet tarafından, bilhassa yolculuk için tehlikeli olan yerlerde tesis ediliyorlardı. Bu bakımdan, dağlarda, korkunç boğaz ve geçitlerde tesis edilen tekkeler; askerî sevk ve idareyi kolaylaştırmak, ticarete engel olabilecek eşkıya v.s. gibi kimselere mani olmak için birer jandarma karakolu vazifesi de görüyorlardı. Böylece tekkeler, kar ve yağmurlu günlerde de ticarî sevkiyatta bulunanlara bir sığınak oluyorlardı.3- Çok geniş topraklara sahip olan Osmanlı Devletinin, merkeze olan uzaklıkları dolayısıyla, otoritenin zaaf gösterdiği yerlerde bazı isyanların çıkması normaldi. Devlet, böyle yerlere (üstelik maaş vermek suretiyle) daimi bir zabıta kuvveti yerleştireceğine, orada bire zaviyenin kurulmasını daha uygun ve netice itibarıyla daha faydalı görüyordu. Bu vasıta ile devletin bu neviden dert ve sıkıntıları, tekkenin terbiye edici eliyle ortadan kaldırılıyordu.4- Meskûn mahallerde kurulan dergâhların gördüğü önemli hizmetlerden biri de temel inanç ve kültürün, halk arasındaki birlik ve sıhhatli bir haberleşmenin sağlanması idi. Günümüz yayın organlarının yaptığı hizmetler o dönemlerde câmi ve tekkeler tarafından yapılıyordu.5- Tekkeler ve zaviyeler ruh ve sinir hastalıklarının tedavisinde önemli rol oynamışlardır.İnsanlara çeşitli hizmetlerde bulunan tekke ve zaviyeler vakıflar yoluyla devlet tarafından desteklenmişlerdir. Ayrıca vakıf arazilerinden vergi alınmaması da devletin tekke ve zaviyelere verdiği önemi pekiştirmektedir[5]. 

Zâviyeler Câmii, köprüler, derbent ve gelen-geçen herkesin yiyip içtiği konakladığı imâret gibi zaviye yapılarından oluşan geniş bir kurumdur. Bu zaviyenin giderlerini karşılamak üzere vakfiyede ve tahrirlerde adı geçen  köylerin vergilerinin ya tamamı ya da bir kısmı vakfedilmiş; bazı köylerin de halkı bu zaviyede ve derbentte hizmet vermek üzere görevli yazılmıştır. Bu zaviyeler yörenin güvenliğini sağlayan, imar ve iskân işlerini koordine eden, bölgeden geçen yolların ve köprülerin bakım ve onarımını sağlayan, nihayet halkın dini yaşayışına yardımcı olacak irşat faaliyeti yapan çok yönlü özelliğe sahip bir kurum olarak karşımıza çıkmaktadır. Bütün bu yönleri ile zaviye, devlet otoritesini ve sosyal güvenlik kurumlarını temsil konumundadır. O günün fiziki ve sosyal şartlarında çok güzel organize olmuşlardır denilebilir.

Programlarımda bir değişiklik olmassa İnşaallah  24 Mart 2012 Gebze Kupa Düğün Salonunda saat 19:00-22:00 Hacı Abdullah Halife hazretlerinin anma gecesine katılmak istiyorum.Bir sonraki yazımızda görüşmek ümidiyle Allah'a emanet olunuz.13.03.2012 Bolu  Harun BOSTANCI



[1] Z. Kazıcı- M.Şeker, İslâm-Türk Medeniyeti Tarihi, İstanbul 1982, s. 298.
[2] Z. Kazıcı- M.Şeker, İslâm-Türk Medeniyeti Tarihi, s. 275.
[3] Ömer Lütfi Barkan, “İstila Devirlerinin Kolonizatör Türk Dervişleri ve Zaviyeler”, Vakıflar Dergisi, c. II, Ankara, 1974, s. 279-387.
[4] Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu -Klasik Çağ (1300-1600), İstanbul, 1993, s.155.
[5] Z. Kazıcı-M. Şeker, İslâm-Türk Medeniyeti Tarihi, s. 301.


3184 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Hacıemiroğulları Beyliği Dönemi Doğu Karadenizde Sufî Zümreler,Mutasavvıflar ve İskan Faaliyetleri - 02/02/2019
Hacıemiroğulları Beyliği Döneminde Doğu Karadenizde Sufî Zümreler, Mutasavvıflar ve İskan Faaliyetleri
Anadolunun Manevi Mimarları: “Mutasavvıflar ve Zaviyeler” - 07/05/2018
Anadolunun Manevi Mimarları: “Mutasavvıflar ve Zaviyeler”
Anadolunun Manevi Mimarları: “Mutasavvıflar ve Zaviyeler” - 07/05/2018
Anadolunun Manevi Mimarları: “Mutasavvıflar ve Zaviyeler”
Tarih Bizi Çağırıyor... - 10/04/2018
TARİH BİZİ ÇAĞIRIYOR…
TARİH BİZİ ÇAĞIRIYOR… - 10/04/2018
TARİH BİZİ ÇAĞIRIYOR…
TARİH BİLİNCİ - 12/10/2013
Tarihi Sempozyum
Tuğlacık Köyü - 08/05/2012
Tuğlacık Köyü(HARAVA)
Geçmişten Günümüze Tekke Köyü - 23/04/2012
Geçmişten Günümüze Tekke Köyü
GİRESUN YÖRESİ TEKKE VE ZAVİYELERİ - 18/03/2012
GİRESUN YÖRESİ TEKKE VE ZAVİYELERİ
 Devamı
Site Haritası
DÜĞÜN-NİŞAN-MEVLÜT